Töton Şövalyeleri’nin Tanrı Adına Kurduğu Krallık

Töton Şövalyeleri kimlerdi? Haçlı Seferleri sırasında kurulan ve Prusya Krallığı’nın yaratılmasından sorumlu bir Alman şövalye tarikatı.

Töton Şövalyeleri

Haçlı seferleri sırasında, neredeyse efsanevi bir statü kazanmış Tapınak Şövalyeleri ve tıbbi bakım sağlayan askerler olarak bilinen Hospitalier Şövalyeleri gibi birçok militan şövalye tarikatı ortaya çıktı. Töton Şövalyeleri de bu tür bir tarikattır, ancak “Teutonik” adları tarihte iz bırakmış olsa da, şövalyeler şaşırtıcı bir şekilde göz ardı edilmektedir. Töton Şövalyeleri sadece Kutsal Topraklarda değil, aynı zamanda kuzey Avrupa’da da savaşmışlardır ve Avrupa tarihi üzerindeki etkileri, şöhretlerini çok aşmaktadır.

Üçüncü Haçlı Seferi ve Tarikatın Başlangıcı

1190 civarında, Haçlılar Akka kentini kuşatırken, büyük olasılıkla Bremen ve Lübeck’ten gelen bir grup Alman hacı, muhtemelen tüccarlar, bir saha hastanesi kurdu. Bazı kaynaklara göre gemilerinin kanvaslarını çadır olarak kullanmışlardı. Kent 1191’de düştükten sonra, Kutsal Topraklara gidip gelen Haçlıları ve hacıları tedavi etmek için şehirde kalıcı bir hastane kuruldu. Koruma için hastanenin güvenliğini sağlamak üzere bir dizi şövalye görevlendirildi. Zamanla çabaları giderek daha militarist bir hal aldı.

Diğer şövalye tarikatlarından ilham alarak Tapınakçılar ve Hospitaliyeler ile aynı şekilde örgütlendiler. Bu diğer tarikatlar gibi, onlar da papalık tanınması kazandılar ve hem Kutsal Topraklarda hem de birincil asker toplama bölgeleri olan Almanya’da toprak hibeleri aldılar. 1205’te kendilerine has renklerini, beyaz zemin üzerine siyah haç taşıma izni verildi. Tarikatta Fratres Domus hospitalis sanctae Mariae Teutonicorum yani Aziz Meryem’in Alman Hastanesinin Kardeşleri adı verildi. Bu isim bir hayli uzun ve hantaldı ve genellikle Töton Şövalyeleri olarak kısaltıldı.

Tarikatın Örgütlenmesi

Töton Şövalyeleri diğer militarist kutsal tarikatlarla benzer şekilde örgütlenmişti. Şövalyeler rahiptiler ve iffet, yoksulluk ve itaat yeminleri ediyorlardı. Yönetici Hochmeister yani Büyük Üstad tarafından idare ediliyorlardı ve her biri bir Landmeister tarafından yönetilen idari bölgeleri denetliyordu. Bu topraklar, her birinin kendi liderliği olan kaleler ve kale-manastirlara ayrılmıştı.

Töton Şövalyeleri öncelikle bir süvari gücüydü, tam kardeşler ve gri renkte, beyaz yerine, surkoat giyen “halb-bruders” yani yarı kardeşler atlı olarak savaşıyordu. Üyeler genellikle soyluydu, ancak tarikat ayrıca piyade veya tatar yayı kullanıcısı olarak sıradan insanları da istihdam ediyordu. Tarikatta yabancılar da vardı, ancak Töton Şövalyeleri’nin büyük çoğunluğu Orta Avrupa’daki Almanca konuşulan topraklardan geliyordu.

Töton Şövalyeleri’nin sayısı her zaman azdı. En güçlü dönemlerinde 1.300’den az tam kardeş vardı, bu nedenle insan gücü eksikliği nedeniyle paralı askerler kiralamak zorunda kaldılar.

Koruyucu rolleriyle Töton Şövalyeleri, Kudüs’ün düşmesinden sonra Kutsal Topraklarda kalan en büyük kale olan Akka çevresinde birçok kale ve karakol işletiyordu. Ayrıca bugünkü güneydoğu Türkiye olan Kilikya’da toprak verildi. Orta Doğu’daki zamanlarının çoğunu hacıları koruyarak geçirdiler, ancak bu 1291’de son Haçlı kalesi Akka’nın düşmesiyle ani bir şekilde sona erdi ve tarikatın ana amacını fiilen sonlandırdı.

Diğer militarist tarikatları Hospitaliyeler dikkatlerini batıya çevirerek Avrupa’yı İslami genişlemeden Akdeniz’de korumaya devam etti. Töton Şövalyesi farklı bir yol tuttu ve Avrupa’ya yöneldi. Tarihe damgalarını orada vuracaklardı.

Töton Şövalyeleri Prusya’yı Kuruyor

Töton Şövalyeleri Kutsal Topraklarda savaşırken bile Avrupa’da da bir varlıkları vardı. İlk Avrupa kampanyaları Macaristan için tehdit oluşturan göçebe bir bozkır kültürü olan Kumanlara karşıydı. Tarikatta siper olarak Macar sınırında topraklar verildi. Bu ilişki, şövalyeler aşırı toprak ve diğer ayrıcalık talepleri yaptıkça gerginleşti. Töton şövalyeleri 1225’te Macar topraklarından sürüldü.

Yüzyılın geri kalanında Almanya’da başka topraklar verildi ve Kutsal Roma İmparatorluğu içinde kendilerini yerleştirdiler. 1223 gibi erken bir tarihte, bugünkü kuzeydoğu Almanya ve kuzey Polonya’da fetihlerine başladılar. Sonraki 50 yılı bölgenin kontrolünü yerel halktan almakla geçirdiler.

Töton Şövalyeleri, tarihlerinin geri kalanını kuzey ve doğu Avrupa’da savaşarak geçirdiler, birincil düşmanları bölgede yaşayan Slav halkları oldu. Takip eden yüzyıllar ittifaklar, antlaşmalar, muharebeler, ihanetler ve siyasi manevralarla dolu karmaşık bir ağdı ve Töton Şövalyeleri kaosun tam merkezindeydi. Töton Şövalyeleri’nin ana amacı Baltık kıyısını Katolik Kilisesi ve Kutsal Roma İmparatorluğunun kontrolü altına almaktı. İşleri daha da karmaşık hale getirmek için, nominal olarak birbirleriyle müttefik olan hem Kutsal Roma İmparatoru hem de Papa sık sık çekişiyordu. Töton Şövalyeleri doğrudan papalığa karşı sorumlu olan militarist bir kutsal tarikat olmalarına rağmen genellikle imparatoru desteklediler.

Töton Şövalyeleri ve daha sonra bir kol tarikatı olan Livonyalı Kılıç Kardeşliği, Baltık kıyısı boyunca kendilerini feodal beyler olarak yerleştirdiler ve bölgeyi fetihler ve toprak satın alımları yoluyla edindiler. Bu genişleme onları Polonya, Litvanya ve daha sonra Rusya olacak bölgelerdeki yerel Slav nüfuslarıyla çatışmaya soktu. Bu toprakları istila eden Töton Şövalyeleri sakinleri kovdular ve ardından bölgeyi Almanca konuşan yerleşimcilerle yeniden iskân ettiler. Sayısız kampanyadan sonra, Töton Şövalyeleri Baltık Kıyısı boyunca Ordnungstaadt yani Tarikat Devletini başarıyla kurdular.

Töton Kampanyaları ve Kaleleri

Elbette yerel Slavlar Alman canavarının karşısında öylece yenilip gitmediler. 1242’de Novgorod, Aleksandr Nevski‘nin liderliğinde Töton Şövalyelerini ve müttefiklerini Peipus Gölü Savaşı’nda, “Buz Savaşı” olarak da bilinen bir savaşta yendi. Adından da anlaşılacağı gibi, muharebenin bir kısmı donmuş bir göl üzerinde yapıldı. Bu yenilgiyle Töton Şövalyeleri Prusya ve Baltık kıyısını kontrol etme çabalarını iki katına çıkardı.

Bu onları diğer iki Slav grubuyla karşı karşıya getirdi. İlki, ağırlıklı olarak Katolik bir ulus olan Polonyalılar oldu ve Polonya Kilisesi bağlılığını doğrudan Papa’ya borçluydu. Şaşırtıcı bir şekilde, bu onları Kutsal Roma İmparatoru’na destekleri nedeniyle Töton Şövalyelerinin daha büyük bir hedefi haline getirdi.

Diğer Slav grubu ise Litvanyalılardı. Katolik veya Ortodoks olmak üzere Hristiyanlığa dönüşmüş olan Avrupa’nın geri kalanının aksine, Litvanya 1386’ya kadar Hristiyanlığa geçmeyecek ve putperest geleneklerini sürdürecekti. Putperestleri dönüştürmek veya onlarla savaşmak Töton Şövalyeleri’nin savaşması için yeterli sebepti ve 14. yüzyılda Pomeranya ve Estonya’nın bazı bölgelerinde büyük topraklar kazandılar. Litvanya dönüştükten sonra bile savaşlar devam etti. Töton Şövalyeleri Litvanya topraklarına tecavüz etmeye devam etti. Fethedilmiş toprakların isyanları yaygındı ve şövalyeler 14. ve 15. yüzyılların çoğunu bunları bastırmakla geçirdiler.

Ortaçağ döneminde diğer feodal beyler gibi, Töton Şövalyeleri de topraklarını kontrol etmek için kaleler inşa ettiler. Pek çok Töton kalesi kuzey ve doğu Avrupa’da hâlâ ayaktadır. En büyüğü Polonya’daki Malbork Kalesidir. İnşaat, topraklar yerel putperest sakinlerden alındıktan sonra 1274’te başladı ve tarikatın merkezi 1309’da buraya taşındı. Yüzyıllar boyunca genişledi ve 15. yüzyılın başında mevcut formuna ulaştı. Büyük bir manastır tarikatının merkezi ve Ordnungstaadt’ın fiili başkenti olduğu için uygun şekilde görkemlidir, 52 dönümlük bir alanı kaplar ve kompleks içinde üç ayrı kaleden oluşur. İnşaatta üç buçuk milyon tuğla kullanıldı ve Avrupa’daki en büyük tuğla bina haline geldi. Diğer kaleler aynı ölçekte olmayabilir, ancak tarikatın Prusya üzerindeki kontrolünün hayati bir parçasıydı.

Töton Şövalyeleri’nin Mirası

Yüzyıllar geçtikçe Töton Şövalyeleri güç ve nüfuzlarını kaybetmeye başladılar. 1410’da Tannenberg Muharebesi olarak da bilinen Grunwald Muharebesi’nde en büyük yenilgilerini yaşadılar. Polonya ve Litvanya’nın yanı sıra Smolensk’ten bazı birlikler ve bozkır atlı okçularının oluşturduğu bir koalisyon. Yoğun çatışmalar sırasında, büyük üstad ve tarikatın en iyi şövalyelerinin çoğu öldürüldü. Yenilgileri Tarikatın genişlemesini durdurdu ve defansif olmaya zorlandı.

1457’de Malbork’un kontrolünü terk etmek ve Königsberg’e taşınmak zorunda kaldılar. Oradan tarikat güç ve mülkiyetlerde azalmaya devam etti. 16. yüzyılın ortalarında, Töton tarikatı eski gücünün gölgesiydi. Bununla birlikte, bu varlıklar 1809’da Napolyon tarafından feshedilene kadar bazı küçük mülklerle devam etti.

Töton Şövalyeleri’nin tarihe kalıcı bir etkisi oldu. Seferleri Avrupa’daki son putperest direniş noktalarına Hristiyanlığı yaymaya yardımcı oldu. Ticaret ağları ve siyasi örgütlenmesi bölgeleri Avrupa’nın kültürel ve politik alanı altına getirdi ve kıtanın o bölgesinde sonradan yükselecek devletler için temel attı. Töton saldırılarına yanıt olarak, Doğu Avrupa tarihinin en büyük ve etkili uluslarından biri olan Polonya-Litvanya devleti kuruldu. Baltık kıyısının dini, kültürü ve devlet yönetimi Töton Şövalyeleri’nin varlığına çok şey borçludur. Ayrıca Slav topraklarını provokasyon olmadan istila eden yabancılar olarak olumsuz bir ışıkta da görüldüler.

Hem Buzdaki Muharebe hem de Grunwald Muharebesi, Doğu Avrupa’da Batı’ya karşı kazanılmış büyük zaferler olarak hâlâ görülüyor. Sovyet dönemi boyunca Aleksandr Nevski filmi son derece popülerdi. Töton Şövalyelerini kan dökücü barbarlar olarak tasvir ediyordu ve birçoğu onları Nazi rejimine bağlayarak modern Alman stahlhelm’leri giyiyordu. Almanya 1941’de Sovyetler Birliği’ni işgal ettikten sonra, film düzenli olarak gösterildi. Bu ve diğer propaganda eserleri, mevcut mücadelenin ortaçağ çatışmalarının bir devamı olduğunu öne sürdü.

Bugün Töton Şövalyeleri genellikle Tapınakçılar gibi diğer şövalye tarikatları tarafından gölgede bırakılır; bir zamanlar gururlu ve etkili olan tarihleri ne yazık ki gözden kaçırılmaktadır. Hâlâ bir Katolik hayır tarikatı olarak var oluyorlar, kafaları yarmaktan çok muhtaçlara yardım etmeye odaklanıyorlar ki ironik bir şekilde orijinal amaçlarına daha yakındı.